|
|
|
|
|
|
|
|
Trafik Polisi
Adamın birini gece vakti çevirir trafik polisi ceza yazacak ya sorar ;
- Beyefendi ruhsat lütfen !
- Buyrun Memur Bey .
- Alkol ?!
- Yok Memur Bey .
- Kemer takılı mıydı ?!
- Evet Memur Bey .
- İlk yardım çantanız ?!
- Tastamam yerinde Memur Bey .
Bakmış olacağı yok memur ;
- Mezdeke kasetin varmı ?!
- Var Memur Bey .
- Koy kaseti !
- Tamam Memur Bey .
- 3. Parçayı çal !!
- Tamamdır memur bey ??...
- Şimdi ben oynuyorum sen para yapıştırıyorsun!!!
Pazarlama Satış
Adam iş hanındaki çaycıya sorar: "Bir günde kaç demlik satıyorsun?". Çaycı:
- Aşağı yukarı on demlik satarım.
- Onbeş demlik satmak istermisin?
- Tabi!
- Öyleyse bardakları tam doldur!
6 Sıfır Atılınca
Sanık derki :
"Hakimim ben anlamam öyle 6 sıfır falan... Bunun bana 3 milyar borcu vardı, elime 3.000 lira tutuşturdu, ben de vurdum onu.
Pişman değilim..."
"Ne? 30 yıl ağır hapis mi? Bari 1 sıfır atsanız..."
İki Dağcı
Biri kekeme
iki dağcı dağa tırmanıyorlarmış. Kekeme arkadan,
normal konuşan önden ilerliyormuş.Kekeme birşey söylemek istemiş.
Adam yukarda söylersin demiş.
Yukarı vardıklarında kekeme "aaşağıda malzemeleri uuuuunuttuk"
demiş. Tekrar adam önden kekeme arkadan iniyorlarmış. Kekeme
tekrar bişey söylemek istemiş. Adam aşağıda söyle demiş. Aşağıya vardıkılarında kekeme
-"Şaaaka yyaaaaaptım"
Çocuktan Al Haberi
Küçük Mehmet annesine, babasının başında neden saç olmadığını sordu.
Annesi:
- Bak oğlum, dedi. Baban fazla düşünceli de ondan...
Mehmet tebessüm etti:
- Şimdi anladım anneciğim, neden senin bu kadar çok saçın olduğunu...
Maymun
Kadın bebeğiyle otobüse binerken otobüs şöförü kendini tutamayıp şöyle demiş:
- Aman tanrım ne kadar çirkin bir bebek...
Kadın sinirle biletini kutuya basmış, en arka tarafa geçmiş, bir adamın yanındaki boş yere oturmuş. Adam dönmüş kadına;
- Özür dilerim. Acaba az önce şöförle aranızda ne geçti?
Kadın:
- Büyük bir terbiyesizlik etti. Hakaret...
Adam:
- Bir kamu görevlisi insanlara hakaret edemez. Suç teşkil eder.
Kadın:
- Doğru. Gideyim de şunu bir azarlayayım.
- Merak etmeyin, ben maymununuza gözkulak olurum...
Yanlışlık
Eski devirlerde serseri takımından birini zaptiyeler bir gece elinde kocaman kaması olduğu halde yakalamışlar.
- Sen kimsin? diye sormuşlar.
- Talebeyim, demiş. Yeniden sormuşlar:
- Bu koca bıçağı niçin taşıyorsun?
- Kitaplardaki yanlışları kazımak için.
- Hiç bununla yanlış kazınır mı?
- Bazen öyle yanlışlar oluyor ki, bu bile az geliyor.
İkramın Böylesi
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak bir ricada bulunur:
- Çok susadım ve buralarda su bulamadım. Lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak:
- İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi memnuniyetle kabul ettikten sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk:
- İstersen daha getireyim, der.
- Zahmet olur yavrum.
- Hayır ne zahmeti. Zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır:
- Anneee, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı...
Doktor
Hasta dahiliye uzmanına gider doktor hastayı soyar ve sadece dinleme aletiyle dinleyerek
- Nefes al bırak nefes al bırak diyerek muayeneyi tamamlar.
Hasta parayı çıkarır doktora uzarır
- Kokla-bırak,kokla,bırak...
Avukat
Sehrin hayirsever vakiflarindan birindeki çalisanlar sehrin en
basarili avukatindan henüz herhangi bir bagis almamis olduklarini fark
ettiler.
Bagis toplama görevindeki kisi avukati bagista bulunmasi için ikna etmeye çalisiyordu:
"-Arastirmalarimiza göre yillik geliriniz en az 500 000 dolar, ancak bugüne kadar hiç bir hayir isine bir kurus bagista bulunmamissiniz. O paranin bir kismini bir sekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?"
Avukat bir süre düsündü, sonra:
"-Önce, arastimalariniz annemin uzun bir hastaliktan sonra ölmek üzere oldugunu ve hastane masraflarinin onun yillik gelirinin bir kaç kat üstünde oldugunu da gösterdi mi?"
Görevli utandi:
"-Sey, hayir."
"-Sonra, kardesimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum oldugunu?"
Görevli utancindan kipkirmizi kesilmis bir halde özür dilemeye çalisirken avukat onun sözünü kesti:
"-Ya da kizkardesimin kocasinin bir trafik kazasinda öldügünü ve onu üç çocuguyla bes parasiz biraktigini?"
Görevli yerin dibine geçmisti, sadece,
"-Hayir, hiç bir bilgim yoktu ..." diye mirildanabildi.
Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
"-Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim?"
Kara
Osmanlı döneminde, liman cüzdanını kaybeden kaptan yenisini çıkarmak için Liman Reisliği'ne gitmiş...
Memur başlamış sormaya:
"Adın ne?"
"Kara Ali!"
"Nerelisin?"
"Karabigalı!"
"Geminin adı ne?"
"Kara Yunus!"
"Nereden geliyorsun?"
"Karadeniz'den!"
"Yükün ne?"
"Karalahana!"
"Nereye gideceksin!"
"Karamürsel'e!"
Memur, ya sabır demiş:
"Dönüşte bizim limana uğrayacak mısın?
"Hayır. Orada gemiyi karaya çekeceğim, Karaman'da Karadağlı, Karamustafa'yı gördükten sonra, karadan Mekke - i Mükerreme'ye gidip, kara donlu Baytullah'a yüz süreceğim!"
Memur lahavle çekmiş:
"İnşallah oradan yüzünün akıyla dönersin!"
"Yüzümüz ak mı kara mı çıkar, bu ancak kara toprağa girdikten sonra belli olur!"
Memur dayanamamış:
"Zift mi kesildin be mübarek!
Öğretmen
Anaokulunun son günü küçük öğrenciler öğretmenlerine hediye verdikleri bir parti duzenler. Çiçekcinin oğlu öğretmene bir hediye paketi uzatır. Öğretmen paketi yavaşça sallar eliyle tartar ve
- Sanırım bu bir buket çiçek..?
- Doğru.. Nerden bildiniz öğretmenim ??
- Şey, tahmin ettim..
Sıradaki öğrenci şekercinin kızıdır. O da öğretmene bir hediye verir. Öğretmen gülümseyerek paketi alır, eliyle tartar ve hafifçe sallar:
- Sanırım bu bir kutu çikolata..
- Aaa, nerden bildiniz öğretmenim ??
- Şey, bir tahmin sadece. Nasılsa tuttu işte..
Bir sonraki hediye TEKEL bayisinin oğlundan gelir. Öğretmen paketi alır ama alttan küçük bir sızıntı vardır. Paketi tutarken parmağı ıslanan öğretmen yavaşça parmağını diline sürer:
- Bu şarap olabilir mi ?
- Hayır öğretmenim !! …diye bağırır çocuk heyecanla.
Öğretmen tekrar sızan yerden bir damlayı parmağıyla alıp tadına bakar:
- Şampanya öyleyse...?
Daha da heyecanlanan çocuk ..
- HAYIR öğretmenim !!
Öğretmen sızıntının bir daha tadına bakar:
- Tamam.. Pes ediyorum, bilemeyeceğim. Nedir bu ??
Çocuk neşeyle haykırır:
- Bir köpek yavrusu !..?
Saf Mısın?
Gazete satıcısı, tuttuğu köşesinde bağırıyordu:
- ikinci baskııı... 100 bin lira... ikinci baskııı... 100 bin lira...
Birisi parayı ödedi, gazeteyi aldı gitti. biraz sonra geri dönüp, söylenmeye başladı:
- niye yalan söylüyorsun? 100 bin liraya sattığın gazetenin üzerinde "fiyatı 50 bin liradır" yazıyor.
Gazete satıcısı, pişkin:
- aman amca! sen gazetenin her yazdığına inanacak kadar saf mısın?
Genç Deve
Genç deve annesine sormuş
-"Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?"
Anne cevap vermiş:
-"Çölde kuma batmamak için."
Genç deve tekrar sormuş:
-"Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür.
Anne tekrar cevap vermiş:
-"Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye."
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
-"Bizim niye hörgüçlerimiz var."
Anne deve sabırla yanıtlamış :
-"Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız."
Sonunda dayanamayan genç deve sormuş :
-"Peki biz Ankara Devlet Hayvanat Bahçesinde ne halt yiyoruz?"
Kasırga
Tatil köyünde bir amerikalı ile tanışan türk işadamı adamı sohbet ediyorlar. bizimki anlatıyor:
- böyle bir tatil aklımdan bile geçmezdi. bir yangın fabrikamı kül etti. sigorta paramı ödeyince, "oğlum dedim, bunca yıl eşek gibi çalıştın da ne oldu? şimdi tatil zamanı", dedim ve bu tatile çıktım.
- tesadüfe bak, demiş amerikalı... benim de çok iyi iş yapan bir restoranım vardı. bir kasırga taş üstünde taş bırakmadı. sigorta paramı ödeyince ben de bu tatile karar verdim.
Epey bir zaman geçtikten sonra, sessizliği bizim iş adamı bozmuş:
- yahu anlatsana, sen kasırgayı nasıl başlattın?
Kaç Etsin
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe baş vururlar.
Görüşmeci matematikçiye sorar:
- "iki kere iki kaç eder?".
Matematikçi cevap verir:
- "Dört!".
Görüşmeci sorar:
- "Kesin dört mü?
Matematikçi kendinden emin cevaplar:
- "Evet, kesin dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüşmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar:
- "Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağıya veya yukarı oynayabilir, ama ortalama dört eder!".
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşarak sorar:
- "Kaç etsin istersiniz?
|
|
|
Bugün 14 ziyaretçi (26 klik) kişi burdaydı!
|
|
|
|
|
|
|
|